Hayatından geçen her bir gün, dolu dolu tabirinin yanındaydı Naz için. Sonu gelmeyen seyahatler, bitmek tükenmek bilmeyen partiler, sıfırlarını dahi saymaya uğraşmadığı bir banka hesabı, anne babası, dedesi ve hatta daha birçok insanın ilgisi… Şimdiyse bunların hepsi yerini mütevazı bir memur hayatına bırakmıştı. Hem de oldukça mütevazı!Artık parasının hesabını kuruşu kuruşuna yapmalı ve hayatını diploması için uğruna yıllarca dirsek çürüttüğü mesleği, öğretmenliği, yaparak kazanmalıydı. Yapabilir miydi peki? Allah biliyor ya herkes onun bu şekilde yaşayamayacağını biliyordu.
Disiplin, azim ve çeviklik… Belki biraz ukalalık, biraz da hazır cevaplık. Hepsini bünyesinde barındıran bu yakışıklı adamın bir yüzbaşı olduğuna inanmak, oldukça zordu. Yeni görev yerine başarıyla adapte olmuşsa da yeni hayatında hesaba katmadığı bir şeyler vardı. Zaten kim bunu hesaba katıyordu ki? O ne mi? Aslında hepimiz biliyoruz. Hatta birçoğunuz şu an iki dudağınız arasında, bu oyunbozan kelimeyi mırıldanıyorsunuz. ‘Aşk’
Pek çok
şey bildiğini iddia etse de bu konuda ne bir tecrübeye ne de ön bilgiye sahipti
Yağız. Ama azimliydi. Takdir etmek ve hakkını vermek gerekir. Aşkı öğreniyordu.
Hem de aşkın
‘Naz’lı hâlini…
Fotoğraf: @gokcicisibooks
1725547_1521356458167611_1707630696_n.jpg)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder